Translate

Adettendir; bir yıl biterken hep umut dolu sözlerle yeni yıla hoş geldin denir. Ben bunu yapıyorum şimdi. 2009 çok sancılı, sıkıntılı ve üzücü bir yıldı. 2010 ne kadar iyi olacak bilemiyorum ama yine de umutlu olmamız gerektiğini biliyorum.
İnsanın yaratılışında var zaten. Umudu olmadan yaşayamaz. Umut hep içimizde. En kötü süreçler de bile.

Gelen yılı öncelikle sevgiyle karşılayalım. Umutla ve istekle karşılayalım. Kendimizi ve şartlarımızı, elden geldiğince değiştirmek için çabalama azmiyle karşılayalım. Kaybettiklerimizin yasını tutmak yerine, kazanacağımız başka şeylerin olduğunu bilerek karşılayalım. Bizim için değerli olan varlıklarımızın kıymetini bilerek karşılayalım.

Her güçlüğün yanında bir kolaylık vardır inancıyla hareket edip, o kolaylıkları, yaşadığımız kötülüklerin içindeki olumlu yanları, görmeyi asla unutmayalım. En azından olaylara bakış açımızı bu yönde geliştirelim. Ardından hep yaptığımız gibi yeni yılda da sürekli çabalayalım. Kışkırtmalara, düzmecelere, göz boyamacalara kulak asmayalım. İnsanlara yardım eden, paylaşan, zarar vermeyen, kötü niyet barındırmayan insan olalım. Değişime önce kendimizde başlayıp, sonra çevremize yayalım.

Hepinize, sağlık ve huzur dolu nice yeni yıllar diliyorum. Umarım, dilerim ve çok isterim ki, 2010 gerçekten farklı olsun. Gerçekten yüzlerimiz biraz daha fazla gülsün. Daha az kan dökülsün, daha az can yansın, daha az iş yeri kapansın.

Sevgilerimle.

Şadan HERGÜNER

SU İÇMEK İÇİN EN UYGUN ZAMANLAR

Suyu içmenin en verimli zamanlarını biliyor musunuz?

Su içmek için uygun zamanlamayı bilmek, suyun insan vücudundaki etkinliğini en üst düzeye çıkartmaktadır.

- Uyanır uyanmaz 2 bardak su içmek, iç organları aktive eder, hareketlendirir. Özellikle bir bardak sıcak su bağırsak hareketlerini düzenler. Kabızlık sorununa yardımcı olur.
- Her yemekten 30 dakika önce bir bardak su içmek, hazmı kolaylaştırır.
- Banyo yapmadan önce bir bardak su içmek, tansiyonun düşmesine yardımcı olur.
- Uyumadan önce bir bardak su içmek ise, kalp krizini ve felci önler.

SU VE VÜCUDUMUZ

1. Beynimizin % 75’i sudur.
2. Su vücut ısısını düzenler.
3. Hücrelere gıda ve oksijen taşır.
4. Solunum için oksijeni nemlendirir.
5. Yediklerimizi enerjiye çevirir.
6. Kanımızın % 83’ü sudur
7. Oksitleri yok eder.
8. Hayati organlarımızı korur ve rahatlatır.
9. Kemiklerin % 22’i sudur.
10. Gıdaları absorbe etmesinde vücuda yardım eder.
11. Adalelerin % 75’i sudur.
12. Eklem yerlerini rahatlatır, yastık vazifesi görür.

Sevgili okurlar, mail aracılığıyla aldığım bu bilgileri sizlerle paylaşmak istedim.

DOĞADAN GELEN ŞİFA

Profesör Doktor İbrahim Saraçoğlu’ndan mucizevi etkileri olan sihirli formüller


GENÇLEŞTİRİCİ FORMÜL;

Bu mucizevî karışım sizi genç ve zinde tutuyor. Karışımı tüketmeye başladıktan 2 gün sonra etkisini görmeye başlıyorsunuz. Vücuttaki toksinlerin atılmasını sağlayan karışım, karaciğer yağlanmasına karşı da mükemmel bir koruma sağlıyor.

MALZEMELER:

-15-16 sap maydanoz
-2 yemek kaşığı taze limon suyu
-Yarım bardak su

HAZIRLANIŞI:

Maydanoz, limon ve suyu karıştırıp blenderden geçirin. Hazırladığınız bu karışımı sabah aç karnına kahvaltıdan 15-20 dakika önce için. 15 gün boyunca her sabah düzenli olarak tüketin. İkinci günden itibaren kendinizi daha dinç ve zinde hissedeceksiniz.

MS FORMÜLÜ

MS hastaları ve MS'e karşı önleyici olan bitki Anadolu buğdayıdır. Yarım litre suya bir avuç buğday atılır ve 6-7 dakika haşlanır. Daha sonra ılımaya bırakıp yarısını sabah kahvaltısından sonra diğer yarısını da öğlen aç karnına içeceksiniz.

ALZEİMER İÇİN FORMÜL

Formülün temel maddesi havuç... Taze olarak sıkıp, gece yatmadan önce içmeniz öneriliyor. Alzheimer'in birinci evresinde ise o da ortadan kalkar. Alzheimer bir iki yılda değil en erken 15 yıl önce başlar ve ortaya çıktıktan sonra da geç kalmış olursunuz. Bunu önlemek istiyorsanız zaman zaman bu
havuç suyunu içmelisiniz...

UNUTKANLIĞA MUCİZE FORMÜL

Bir ay taze sıkılmış havuç suyu uygulayacaksınız. Bunu gündüz de içebilirsiniz. Sonra bakın nasıl zehir gibi bir hafızaya sahip oluyorsunuz...

Sevgili okurlar, bilgi dağarcığınızda bulunsun diye bunları sizinle paylaşmak istedim. Umarım faydalı olur.
Bebekler, dünyanın en temiz ve güzel yaratılmış varlıları. Ne büyük istek ve sevgiyle getiriyor anne, babalar onları dünyaya. Kimisi çok uzun süre bekleniyor gelsin diye, kimisi sürpriz yapıp habersizce geliveriyor, kimisi de hesaplı kitaplı açıyor gözlerini dünyaya. Nasıl gelirlerse gelsinler, nurları ve güzellikleriyle pırıltılar saçıyorlar sevenlerinin yüreklerine. İlk ağlayışları, ilk bebek kokuları, ilk yıkanmaları, anne ve babalarının ilk kez kollarında oluşları… Hepsi ayrı bir anı. Onlara dünyaya gelişlerinde yardım eden doktorları, hemşireleri ve doğdukları sağlık kuruluşu.
İşte bu çok özel anları, yıllar sonrasına uzanacak bir “HOŞ GELDİN ANISI” yazısıyla kaleme alıyorum.

Kuruluşunuzda doğan bebeklere birer Hoş Geldin Anısı hediye etmek ise kuruluşunuza bir ayrıcalık katacak, müşteri memnuniyetini artıracaktır. Küçük bir bedelle sunacağınız bu jest, zaten özel olan kuruluşunuz için farklı bir reklam mecrası oluşturacak, elit bir şıklık katacaktır.

Ya da şahış olarak yazdırmak isteyeceğiniz her anı yazısı, sizden çok sonraki yıllara birer hatıra olarak kalacaktır. Doğum anısı, hayat hikayesi, özel gün anıları (nişan, düğün, mezuniyet) yazılı belgeler olarak sonraki yıllara sizden bir parça olarak kalacaktır.

Şadan HERGÜNER
Son yıllarda “Performans Ödevleri” gerçekten velilerin önemli bir sorunu haline geldi. Yıllar sonra yeniden ders çalışmaya ve ödev yapmaya başladılar. Üstelik bu ödevler onların okul yıllarında yaptıkları ödevlerden farklı. Epey bir araç - gereç, zaman, araştırma, yaratıcılık ve malzeme gerektiriyor. Kısacası işleri zor!
Anne ve babalar işten eve geldikten, yemek hazırlayıp yeme işini bitirdikten sonra başlıyorlar harıl harıl ders çalışmaya. Ee kolay değil, internetten araştırma yapılacak, önceden kırtasiye ve marketlerden alınan malzemeler hazırlanacak, ardından istenilen ödev bir sunum haline getirilecek. Ve bu sunum, çocuğa iyice öğretilecek ki çocuk yarın derste bunu öğretmenine ve arkadaşlarına sunabilsin.
Değişen öğretim – eğitim sistemimize göre öğrenciler gördükleri bazı dersleri uygulamalı olarak öğreniyorlar. Artık ders kitaplarındaki bilgiler daha yalın. Çünkü performans ödevleriyle uygulamalı sunumlar hazırlayarak dersi yaşayarak öğreniyorlar. Araştırma yapmak için internet kullanmaları da gerekiyor. Sanki Türkiye’nin her yöresindeki, her evde internet varmış gibi. Ya da her okulda yeterince bilgisayar varmış gibi. Ama internet cafeler var değil mi? Çocuklar oralara gidebilirler. Peki, nasıl gidebilirler? Veliler çocuklarını buralara yalnız göndermek istemiyor. Çünkü yaşanan pek çok saçma ve kötü olay var. Yani veli de çocuğuyla birlikte gitmek zorunda kalıyor.
Çocuklar araştırma işini hallettiler diyelim. Şimdi bunu istenilen ödev haline getirme işi başlıyor. Ama ne yazık ki bu iş, çocukları aşıyor. Bir eşya oluşturmak, bir reklam prodüksiyonu hazırlamak, resimler ve objelerle bir konuyu anlatmak 9 – 10 yaşlarındaki çocuklar için çok kolay iş değil. Yapamıyorlar. Böyle olunca onların yerine veliler yapıyor bu işi. Genelde de anneler üstleniyor ödevleri. Yani çalışan kadının işi bir o kadar daha artıyor. Çok yakın bir arkadaşım ki; kendisi çalışan bir kadın, her görüşmemizde bana “Akşam yine çok dersim vardı, çok çalıştım.” diyor. İşin en kötü yanı ise bu durumu tüm öğretmenler ve okul yöneticileri de biliyor. Ne acı bir tablodur bu!
Öğretmen ve okul yöneticisi olan bir başka yakın arkadaşım da bu sistemin yanlış olduğunu söylüyor. Avrupa Birliği derdine yaşanan yanlışlardan biri! Yurt dışında denenip, başarısız olmuş bir sistem getirilip bizde uygulanıyor. İnsan şöyle düşünmekten kendini alamıyor, acaba amaç hiçbir şey bilmeyen, laylaylom çocuklar yetiştirmek mi, ne dersiniz? Notları öğrenciler değil, veliler aldığına göre durum bunu gösteriyor.

Şadan HERGÜNER

DOYUMSUZ DEĞİL PAYLAŞIMCI OLMAK

Doyumsuz, açgözlü insanlar olduk çıktık. Hep benim olsun, bana olsun zihniyeti ile yaşıyoruz hayatı. Paylaşmak şöyle dursun, üç kuruşumuz eksik kalacak diye ödümüz kopuyor. Nasıl geldik bu hale? Hayat koşulları mı bizi böyle yaptı dersiniz? Yoksa küreselleşen dünya hali mi? Ya da kendi içimizde iyice yozlaştık mı? Hangisi etkendir bilemiyorum ama doyumsuz olduğumuz ortada. Kendimizi her şeyden önce düşünür olduk. Şimdi diyeceksiniz ki “Tabi önce kendimizi düşünmek zorundayız”. Ben de bunun karşısında değilim. Bu, insanın doğasında var. Varlığını sürdürebilmek için önce kendini düşünüp, temel gereksinimlerini elde etmek zorunda. Fakat her şeyden önce sadece kendimizi düşünmenin çok doğru olmadığına inanıyorum. “Ben” odaklı bir yaşamın doyurucu olmadığına, tersine bizi doyumsuz yaptığına inanıyorum.
Düşünsenize bir, hayatı tek başımıza mı yaşıyoruz? Tabi ki hayır. Her birimiz önce ailemizin, sonra da toplumun bireyiyiz. Tüm gereksinimlerimizi karşılamamız için, başka bireylere bağlıyız. Bu öyle bir zincir ki, kusursuz işlemek zorunda. Yoksa yaşam aksar. Birilerinin görevlerini yapamadığını ya da yapmadığını düşünün. En anlaşılır örnekle toplu taşıma araçlarının bir günlüğüne çalışmadığını, fırınların ekmek çıkarmadığını düşünün. Ne olurdu halimiz? Hayat felç olurdu. Veya anne ve babaların küçük çocuklarının bakımlarını üstlenmediklerini, onları sokağa bıraktıklarını düşünün. Neler olmazdı ki bu durumda?
Aslında hepimiz biliyoruz hayatın bir zincir olduğunu. Halkaların kopmadan kalması gerektiğini. Ama nedense bunu umursamaz olduk. Zayıflayan halkaları onarmak, güçlendirmek yerine sadece kendimizi düşünüyoruz. O halkaları sanki bize hiç gerekli değilmiş gibi önemsemiyoruz. Oysa hayatımızı sürdürmek için tüm halkaların sağlam olması gerekli. İşte bunu unutur, her şeyden önce kendimizi düşünür olduk.
Sadece ben merkezli bir yaşam ister istemez insanları doyumsuz yapıyor. Bu düşünce yapısında olan insanlar başkalarını yok kabul edip, sadece kendileri için kazanmak üzere yaşıyorlar. Yardım etmek, paylaşmak gibi kavramları neredeyse hiç umursamıyorlar. Bu da onları duyarsız ve doyumsuz kılıyor. Ne pahasına olursa olsun kazanmak, sahip olmak istiyorlar. Birilerinin canını yakmışlar, yolunu tıkamışlar, ekmeğini elinden almışlar hiç önemli değil. Onların kazançları artıyor ya, gerisi boş. Yemeyenin malını yerler örneği, her şey onlar için hak oluyor.
Doyumsuz olmak kötüdür. Sürekli istersiniz. İstedikleriniz sizin olmazsa hırslanırsınız. Gözünüzü para bürür. Ona sahip olmak için her yolu denersiniz. Sahip olamazsanız kendinizi kötü hissedersiniz, bir türlü doymak bilmezsiniz. Peki, bu durum nereye kadar sürer? Yaptığınız yanlışların bedelini ödemez misiniz? Vicdanınız sızlamaz mı? Vicdanınız belki sızlamayabilir ama günün birinde bir bedel ödersiniz. Bugün olmazsa, yarın ödersiniz. Siz ödemezseniz, ailenizden biri öder. Ama o bedel kesinlikle ödenir. Çünkü zincirin halkalarındaki çözülmeler patlak verir. Bir de koparsa, işte o zaman durum tehlikelidir. Unutmayın hayat birbirine bağlı halkalardan oluşan bir zincirdir. Zincirin bir halkası koparsa düzen bozulur. Toplumdaki tüm insanlar birbirlerini önemsemezse toplum diye bir yapı kalmaz. İç savaşlar ve şiddet yaşanır. Bunun olmasını ister misiniz?
Neyse ki, toplumumuzun büyük bölümü hala sağduyulu insanlardan oluşuyor, yardımlaşma devam ediyor. Doyumsuz insanlar çoğalıyor ama duyarlı insanlar varlığını sürdürüyor. Benim tüm korkum, duyarlı insanların sayılarının azalması. İşte o zaman biz de doyumsuzlar da bedel ödemeye başlarız. O halde zararın neresinden dönersek kardır diyelim ve kendimize çeki düzen verelim. Paramız yoksa bilgimizi ve ilgimizi paylaşalım. Başkalarının acılarını, dertlerini paylaşalım. Sevgimizi paylaşalım. Bakın paylaşacağımız ne çok şey var. Yeter ki isteyelim. Hep kendimize istemek yerine paylaşmayı deneyelim. Ve paylaştığımız her şeyin çoğalarak bize geri döneceğini de hiç unutmayalım.

ŞADAN HERGÜNER

VERDİĞİM EĞİTİMLER

DİKSİYON VE MOTİVASYON EĞİTİMİ

Bir kur diksiyon eğitimi. Toplam 16 saat
Motivasyon eğitimi toplam 4 saat

Saat ücreti 25ytl

Öğrencinin istediği süreç içinde tamamlanacak.

SATIŞ TEKNİKLERİ ( TELEFONLA VE YÜZ YÜZE BİREBİR SATIŞ) EĞİTİMİ

Telefon ile satış teknikleri. Toplam 4 saat ( iki günde bitecek)
Yüz yüze satış teknikleri. Toplam 4 saat ( iki günde bitecek)

Saat ücreti 30ytl

Öğrencinin uygun olduğu günlerde verilecek.

KİŞİSEL GELİŞİM, BEYİN GÜCÜNÜ KULLANMA EĞİTİMİ

Eğitim alacak kişinin ihtiyacına göre belirlenecek süreç içinde verilecek.

Saat ücreti 25ytl



KİŞİSEL DANIŞMAN HİZMETİ

İş, sosyal yaşam, özel yaşam, ikili ilişkiler, iletişim kurma gibi çok kapsamlı alanda kişisel danışmanlık hizmeti.

Hizmet süreci, danışmanlık hizmeti almak isteyen kişinin ihtiyacına göre belirlenecektir.

Saat ücreti 25ytl.


Eğitmen Şadan Hergüner
İletişim Danışmanı

ETKİN VE DOĞRU KONUŞMA EĞİTİMİ

DİKSİYON (DOĞRU VE GÜZEL KONUŞMA) EĞİTİMİ


İyi bir konuşmacı olmak için, düzgün bir diksiyona sahip olmak gereklidir. Doğru, güzel ve etkili konuşma ise kelimeleri doğru seslemek, tonlama ve vurguya dikkat etmek, akıcı ve arı bir Türkçeyle konuşmak, konuşmak kadar dinlemeyi de bilmektir.
Konuşurken kendini en doğru şekilde ifade etmek, kelimeleri ve cümleleri tane tane karıştırmadan ama dinamik bir biçimde konuşmak gerekir. Monotonluktan uzak dinamik bir sesle konuşmalıdır. Unutulmaması gereken bir detay da Türkçenin yazıldığı gibi okunmadığıdır. Ya da konuşulduğu gibi yazılmadığıdır.


Doğru ve güzel konuşma sadece iş hayatımızda değil, sosyal hayatımız ve özel hayatımız içinde çok önemlidir. Kendimizi doğru ifade edip anlatamazsak, etkili konuşamazsak, karşımızdaki kişide güven duygusunu oluşturamayız. Bu da her zaman kaybetmemize neden olur. Özellikle satış pazarlama işi yapanların, eğitmenlerin, ikna kabiliyetine dayalı işler yapanların, sunum yapanların çok iyi birer konuşmacı olmaları gerekir.


Ne yazık ki, okullarımızda ders olarak yer almayan doğru ve güzel konuşma eğitiminin özel kurslar ve derslerle alınması gerekiyor. Biz de eğitim kurumumuz aracılığıyla uygun koşullarda bu eğitimi isteyen her bireye vermek arzusundayız. 15 saatlik eğitimimiz içersinde şu başlıklar yer alıyor:


1- Doğru nefes alma
2- Harf ve kelimeleri doğru sesleme
3- Tonlama
4- Vurgulama
5- Doğaçlama
6- Sesi doğru kullanma
7- Doğru konuşma kurallarına uygun okuma

Tarafımdan verilen özel diksiyon eğitiminin içeriği yukarıdaki gibidir.

İletişim: sadanherguner@gmail.com
 
Gezergen Tasarım by Gezergen Blog