Sevgili Okurlarım,

Sizinle önce fıkra tarzı bir yazıyı paylaşacağım. Ardından da bir kaç cümle ile yorumumu:

Sokakta dolaşırken yanıma pasaklı, pejmürde görünüşlü,
Mutemelen evsiz bir bayan yaklaştı ve akşam yemeği için bir kaç dolar vermemi istedi.
Cüzdanımdan 10 dolar çıkardım ve sordum:
"Eğer bu parayı sana verirsem, bununla akşam yemeği yerine şarap almaz mısın?
"Hayır, yıllar önce içkiyi bıraktım" diye cevap verdi evsiz bayan.
"Bu parayla yiyecek almak yerine alış verişe gitmez misin?" diye sordum.
"Hayır, alış veriş için boş zamanım yok" diye cevap verdi evsiz bayan.
"Bütün zamanımı hayatta kalmak için harcamalıyım."
"Bu parayı yiyecek almak yerine güzellik salonunda da mı harcamazsın"diye sordum.
"Deli misin" dedi bayan; "20 yıldır saçlarımı yaptırmıyorum."
"Pekala" dedim. "Sana bu parayı vermeyeceğim. Onun yerine
seni, kocam ve benimle beraber akşam yemeğine restorana
götüreceğim."
Evsiz bayan çok şaşırdı. "Bunu yaptığın için kocan sana
kızmayacak mı? Çok kirliyim ve muhtemelen iğrenç
kokuyorum."
Dedim ki: "Sorun değil. Önemli olan kocamın alışverişten,
kuaförden ve şaraptan vazgeçen kadınların neye
benzeyeceğini görmesi.

Eeee, insan denen varlık böyle işte. Bir olaya her insanın bakış tarzı farklı. Anladıkları, gördükleri, algıladıkları da faklı. Hani bir söz vardır: Yarım bardak suya, kimisi "bardağın yarısı boş." diye bakar, kimisi de "Yarım bardak suyum var." diye bakar. Bu da aynı şey işte.

Biz insanlar, şükretmek yerine hep fazlasını isteriz. Ders alacağımız olaylar karşısında,bencilce kendi doğrularımızı onaylatmaya çalışırız. Ne acıdır ki, yaşamın bize sunduğu işaretleri algılamayı bir türlü beceremeyiz. Umarım fıkra diye gülüp geçeceğimiz bu yazı hepimize bir şeyleri anlatabilir.

Şadan HERGÜNER