Translate

BAŞKALARINA BAĞIMLI YAŞAMAK

Başkalarına ya da bir şeylere bağımlı yaşamak, insanın kendisine yapacağı en büyük kötülüktür. Başkalarına ve onların yargılarına bağımlı olmaktan kötüsü yoktur. Günümüzde insanlar birilerine bağımlı olmanın yanında bazı alışkanlıklara, maddelere de bağımlı olarak yaşıyorlar. Bu durum sağlıklı olmamızı, kendimizi gerçekten huzurlu ve dengeli hissetmemizi engelliyor. Kısacası her anlamda bağımlılık, insan için ciddi bir hastalıktır.  

Başka birilerinin değerlerine, yargılarına, isteklerine ve yardımlarına bağımlı olursak, “biz” olamayız. Kendimize, yeteneklerimize güven duyamayız. Her zaman başkalarının daha iyi fikirleri olduğuna inanır, kendimizi küçük görürüz. Bağımlı olduğumuz insanların bizi korumasını hatta yönetmesini isteriz. Yalnız kaldığımızda korkak ve rahatsız oluruz.
Ayrılık acılarına katlanamayız. İlişkide olduğumuz insanı kaybetmek, acı çekmek yerine onunla bağımızı sürdürmek için her koşula, güçlüğe razı oluruz. Daha farklı acılar yaşarız. Bize kötü tavırlar sergilese de sineye çekeriz. İş hayatımızda başarılı olamayız. Sorumluluk almaktan kaçar, yaratıcı fikirler üretmekten çekiniriz.

Peki, tüm bunlar nelere neden olurlar? Kendi varlığımızdan vazgeçmeye, bağımsızlığımızın olmamasına. Birilerinin bizi hep gütmesine, üzerimizde hâkimiyet kurmasına yol açarlar. Oysa korkunun ecele faydası yoktur. Yaşadığımız hayatta bir farklılık gösteremeyeceksek, biz olamayacaksak, istediklerimize ulaşamayacaksak yaşamanın ne hayrını göreceğiz ki? Bağımlı olduğumuz insanların ya da maddelerin elinde oyuncak olmak için mi yaşıyoruz?

Bağımlı olduğumuz insanlar, maddeler bize bir şeyler verirler belki ama çok şeyi de alıp götürürler. Kişiliğimizi, bireyselliğimizi, özgürlüğümüzü, ruh ve fiziksel sağlığımızı alırlar elimizden. Biz biz olmaktan çıkar, güdümlü, korkak, basiretsiz varlıklar oluruz. Hayat bu şekilde yaşanarak harcanacak kadar değersiz değildir. Bize bahşedilen bu yaşam; üreterek, keyif alarak, kendimize ve başkalarına güzel değerler katarak yaşanmalıdır. Yaratıcımızın verdiği aklı ve iradeyi en iyi şekilde kullanarak yaşanırsa hayat anlam kazanır.    

Bağımlılıklarımızdan kurtulmalı, kendimiz olmalıyız. İçimize özümüze uygun yaşamalıyız. Değerli olan biziz. Biz mutlu, huzurlu ve sağlıklı olursak çevremize de bunları yansıtabiliriz. Birilerinin güdümünde yaşamayı değil, kendimiz için yaşamayı seçmeliyiz.

Şadan HERGÜNER

Bir kadın, ilişkide olduğu erkeğin niyetini kolaylıkla anlayabilir aslında. Ama bazen kendini kandırma yoluna gidip, ciddiyetsizliği görmezden geldiği de olur. Ya da “Bir süre sonra nasılsa beni ciddi olarak düşünecektir,” yanılgısına kapılabilir. Yani erkeği değiştireceğini düşünür. Bu düşünce biçimi en hatalı olanıdır. Çünkü bir insanı değiştirmek mümkün değildir, kişi isterse ancak kendi kendini değiştirebilir.  

Peki, ilişkisinde ciddi niyet taşıyan erkek nasıl anlaşılır?

Bu erkek kimliğini bulmuş, iş sahibi olmuş, parasını kazanan erkektir. Aklı başında hiçbir erkek, iş kariyerinde bir noktaya gelmeden, emeğinin karşılığını kazanmadan ciddi bir ilişki düşünmez. Çünkü erkekler, çocuklukları itibariyle “Büyüyünce aileni sen geçindireceksin, iş güç sahibi olup çalışacak, para kazanıp ailene bakacaksın,” diye yetiştirilirler.

Karşısındaki kadını sahiplenir. Birlikte katıldıkları sosyal ortamlarda, “Bir arkadaşım” diye tanıtmaz. İsmiyle ve yakınlık derecesiyle tanıştırır. Kendi ailesiyle tanıştırır. O da karşı tarafın ailesiyle tanışır. Başkalarının, yanındaki kadına bakış açısını kontrol etmek amaçlıdır bu sahiplenme. Ciddi niyeti ortaya koymaktır.

İlişkide olduğu kadına saygı duyar ve onu her ortamda korumayı sorumluluk bilir. Kendisi saygı gösterdiği gibi en yakın çevresinden başlayarak, diğer insanların da saygı duymasını ister. Bunun için ne gerekiyorsa yapar. Her tehlikeden, zorluktan, acıdan kadınını korumak, onun için çok önemlidir.

Sevdiği ve evlenmeyi düşündüğü kadının hayatını kolaylaştırmak ister. Belki büyük jestler, sürprizler yapmayı beceremez ama onun rahatı, konforu için elinden geleni yapmayı bir görev sayar. Kısacası kadınına karşı tam bir sorumluluk bilinciyle hareket eder.

Ciddi niyet taşıyan erkek kadına karşı düşünceli, anlayışlı olur. Ona gelip geçici bir heves olarak bakmaz. Bunu hareketleriyle kadına hissettirir.

Kadının onu gerçekten sevdiğinden, bağlı ve sadık kalacağından emin olmak ister. O nedenle gözü hep açıktır. Hiç çaktırmadan bazı denemeler yapacaktır. Çünkü erkekler eşleri tarafından takdir edilmek, sevilmek isterler. Her anlamda sadakat beklerler. Varlıkta yoklukta, hastalıkta sağlıkta sadakat isterler.   

Yaşadığı ilişkide kadına ciddi olarak yaklaşan erkeğin en önemli tavırları bunlardır. Diğerleri detaylardır. Bu yaklaşımlarda bulunmayan erkek, ilişkisinde ciddi niyet taşımamaktadır.

Şadan HERGÜNER

KETEN TOHUMU YAĞININ FAYDALARI


  • KOLESTEROL VE TANSİYONU DÜZENLER, KALP HASTALIKLARINA KARŞI KORUMA SAĞLAR: Araştırmalar keten tohumu yağının kolesterolü düşürerek kalp krizi riskini azalttığını saptamıştır. Keten tohumu yağının kullanımı yüksek tansiyon, kolesterol ve anjin'i de önlemektedir. Boston's Simmons College’ de yapılan bir araştırma keten tohumu yağının ikincil kalp krizlerini ve dolaşım bozukluklarını engellediğini ortaya çıkarmıştır. 

  • GUT VE CİLT HASTALIKLARINA KARŞI KORUMA SAĞLAR: Cilt hastalıklarında keten tohumu yağı yalnızca eklemlerdeki iltihabı azaltmakla kalmayıp aynı zamanda hastalığın yükselttiği kolesterol oranını da düşürür. Gut hastalığında keten tohumu yağının kullanımı hastalığın neden olduğu eklem ağrılarını ve şişkinliği giderir. 

  • KABIZLIK, HEMOROİD VE DİVERTİKÜLER RAHATSIZLIKLARA KARŞI KORUMA SAĞLAR: Keten tohumu elyaflı yapısıyla bağırsaklardaki dışkının geçişini kolaylaştırarak kabızlık ve hemoroiti engeller. Safra taşlarını oluşumunu engeller ve oluşmuş taşları yok eder.
  • AKNE, EGZAMA VE SEDEF HASTALIKLARINI İYİLEŞTİRİR: Keten tohumu yağında bulunan temel yağ asidinin cildi iyileştirici özellikleri olduğu bilinmektedir. Kırmızı lekeler, sedef gibi deri hastalıkları, EFA’nın antiinflamatuar etkilerine direnemeyip yok olurlar.  Güneş yanıkları keten tohumu yağıyla tedavi edildiğinde daha hızlı iyileşir. 

  • SAÇ VE TIRNAKLARI BESLER: Keten tohumu yağında bolca bulunan Omega–3 yağ asitlerinin saç ve tırnakların sağlıklı büyümesine etki ettiği gözlemlenmiştir.

  • UYUŞUKLUK VE KARINCALANMA GİBİ BOZUKLUKLARA SEBEP OLAN SİNİR SİSTEMİ RAHATSIZLIKLARINI AZALTIR: Keten tohumu yağındaki EFA’lar sinir tepilerinin iletimini hızlandırır. Bu yağın sinir besleyici özellikleri Parkinson hastalığının tedavisinde ve diyabet, skleroz gibi hastalıklara karşı koruyucu olarak kullanılabilir. 

  • KANSER RİSKİNİ AZALTIR VE YAŞLANMA ETKİLERİNİ GECİKTİRİR: Keten tohumu yağında bulunan lignanların göğüs, kolon, prostat ve hatta deri kanserine karşı koruma sağladığı düşünülmektedir. Toronto Üniversitesi’nde yapılan çalışmalar, göğüs kanserine yakalanan kadınların, kanserin ilerleme derecesine bakılmaksızın, keten tohumu yağıyla yapılan tedaviye cevap verdiklerini saptamıştır. Çalışmalar lignanların yaşlanmanın çeşitli etkilerini de geciktirdiğini ortaya çıkarmıştır. 

  • MENOPOZ BELİRTİLERİNİ, ADET KRAMPLARINI VE KADINLARDA KISIRLIĞI TEDAVİ EDER: Keten tohumu yağındaki hormon dengeleyici lignanlar ve bitki östrojenleri, kadınların östrojen ve progesteron oranını dengelemeye yardımcı oldukları için adet sorunları ve menopozla savaşta çok yararlıdırlar. Keten tohumu yağı rahim fonksiyonlarını arttırır ve bu yüzden kısırlık problemlerini ortadan kaldırır.

  • PROSTAT, ERKEKTE KISIRLIK VE İKTİDARSIZLIĞA KARŞI ETKİLİDİR: Keten tohumu yağındaki EFA’lar, prostatın şişip iltihaplanmasını engeller. Prostatın belirtisi olan idrar torbası şişmesi bu yağın kullanımından sonra azalır. EFA’lar aynı zamanda sperm sağlığını da korur ki bu da erkelerde kısırlık tedavisinde çok önemlidir. EFA’lar penise kan pompalanmasını hızlandırarak, iktidarsızlığı ortadan kaldırır.
Keten tohumu yağının kullanım esnasında ısıya maruz bırakılmaması tavsiye edilmektedir.
 
Gezergen Tasarım by Gezergen Blog